Το παρακάτω άρθρο που αναφέρεται στην πρώτη συνάντηση των Ταταυλιανών μαθητών της Αστικής Σχολής Αγίου Δημητρίου Ταταούλων στην Πόλη, συνέγραψε ο Ταταυλιανός κ. Hüseyin Irmak, αποκλειστικά για την "Ανατολή" και η ελληνική μετάφραση του δημοσιεύτηκε στο τεύχος της εφημερίδας που κυκλοφορεί. Φωτογραφία: στιγμιότυπο από την τελετή εγκαινίων της ανακαινισμένης αίθουσας της Αστικής Σχολής Αγίου Δημητρίου Ταταούλων.
Γράφει ο Hüseyin
Irmak
Kilise içinde hazırlıklar bitirilmeye
çalışılırken bahçede insanlar yavaş yavaş toplanıyordu. Sonradan güneş açan
güzel bir sonbahar sabahında son duraktaki Aya Dimitri Kilisesi sıra dışı bir
güne hazırlanıyordu.
En erken ben gelmiştim. Ortalıkta henüz
kimseler yoktu ve ben kilise bahçesinde rehavetle dolaşan kedilerin keyfini
seyrediyordum. Bahçede buldukları güveni etraftaki sokakların hengâmesinde
bulamadıkları için burayı mekân tuttukları belliydi.
Bahçe kalabalıklaşmaya başladıkça
dikkatim kedilerden insanlara yöneldi ve gelenleri üç gruba ayırdım kendimce.
Bir grubu son yıllarda Doğu’dan ve
Suriye’den gelen Ortodokslar oluşturuyordu. Bunlar kırsal giyimleri ve genelde
Arapça konuşmalarıyla anlaşılabiliyordu. Umarsız, özensiz ve rahat
hareketleriyle dikkat çekiyorlardı. Kurtuluş’un mirası ile yüklenmemiş olmanın
duyarsızlığı belli oluyordu davranışlarında.
Diğer grup hala Kurtuluş’ta yaşayan
Ortodokslardı. Bunların yürüyüşünde, hareketlerinde, vücut dillerinde, her
geçen gün vahşi bir çangıl haline gelen Kurtuluş’ta Rum olarak yaşamanın ağır
hüznü vardı. Yalnız kalmış ve kuşatılmış bir yaşamda her şeye rağmen Kurtuluş’a
tutunmanın yükü omuzlarında geldiler. Farkında olsalar da, olmasalar da en
azından bir kısmı böyleydi bence.
Üçüncü ve en kalabalık grup ise
Yunanistan’dan gelen eski Kurtuluşlulardı. Onlar da rahat davranışlarıyla
dikkat çekiyor, şehirli edâlarıyla ayırt edilebiliyordu. Giyim-kuşamları,
yıllar önce bir cendereden çıkmış ve gittiği ülkede sıkıntılı dönemi atlatıp
rahata ermiş olmanın güveniyle çıkan sesleri onları diğer iki gruptan
ayırıyordu.
Bir de benim gibi eski komşularını,
arkadaşlarını arayan, Yunanistan’dan gelen kalabalık grup içinde tanıdıklarını
görmek/bulmak umudunda olanlar vardı. Kaybettikleri eski Kurtuluş’u yani
Tatavla’dan miras kalanı yaşamak istedikleri için oradalardı. Bir nebze de olsa
eskiyi teneffüs etmekti amaçları. Kimi aile albümlerini evinden alıp yanında
getirmiş, orada bulduğu çocukluk/gençlik arkadaşına, vaktiyle birlikte
çektirdikleri fotoğrafları gösteriyordu. Anne-babalarının hep birlikte
bulunduğu ve artık solmuş fotoğraf karelerine heyecanla bakıyorlardı. Bir
fotoğraf üzerine dakikalarca konuşuyor, etraftaki kalabalığı, kilisedeki ayini
tamamen unutuyorlardı. Fotoğraflar, unutulmuş anıları tazeliyor, alınlar
terliyor, gözler doluyordu.
Kilise vakıf başkanı Bay Zotos’un
davetiyle haberdar olduğum ve geldiğim Aya Dimitri Günü’nde benim, iki
arkadaşımla birlikte yapmaya çalıştığımız bir iş daha vardı. Biz Kurtuluşlu
(Tatavlalı) üç kafadar Tatavla Spor Kulübü’nün belgeselini çekmeye girişmiştik.
Kulüp yöneticileriyle görüşmeler yapmış, kulüp arşivinden çeşitli çekimler
yapmıştık.
Ben de geçtiğimiz yıl Atina’ya gelip
oradaki Tatavla Spor için Bay Dimitri Araboğlu ile ayrıntılı bir görüşme
yapmıştım. Çocukluğumun İstanbul’undan çok şey bulduğum ve yer yer
hüzünlendiğim Atina’da gerek dostum, ağabeyim Bay Dimitri İoannidis, gerek Bay
Araboğlu tarafından özenle ağırlanmıştım. Orada tanıştırıldığım hemşehrilerim
de büyük bir muhabbetle beni bağırlarına basmıştı.
İşte bu çalışmanın devamı olarak Aya
Dimitri Günü için Yunanistan’dan gelen Tatavlalıları çekmek, Aya Dimitri’de
seneler sonra katıldıkları ayinde onları görüntülemek, o buluşma anının
duygusal atmosferini kaydetmek, gelenlerle kilisede, ilkokulda, kulüpte güncel
çekimler ve ropörtajlar yapmak için de oradaydık.
İnsanlarla konuştuk, 40 yıl sonra ilk
defa Tatavla’ya dönenlerle, 20 yıl sonra gelenlerle sohbet ettik. Duyguları
bazen kelimelere sığmadı, bazen yüreklere sığmadı, gözyaşı oldu. Terkedip
gittiklerinde bıraktıklarını yerinde ya bulmuş ya bulamamışlardı. Ama hepsi de
Kurtuluş’taki köhneleşmiş yerleşimden duyduğu acıyı ifade etti.
Öte yandan bu kadar kalabalık
gelebilmenin öneminden bahsedip, bunun verdiği ümit ve cesaretle bir dahaki yıl
daha kalabalık gelmeyi umduklarını çocuksu bir coşkuyla ifade ettiler. Okulun
uzun yıllardır öğrencisiz olan sıralarına oturup çocukluk günlerini andılar.
Salonunda kilise-okul yönetimi tarafından sunulan videoda duygulandılar.
Sahneye çıkanlar duygusal konuşmalar yaptı. Eski öğrencilere yeniden hatıra
sertifikası verildi. Herkes bir zamanlar koşa oynaya vakit geçirdiği okul
bahçesinde sunulan ikram ile birlikte eskiyi yaşadı yeniden.
Ben de kendi adıma 40 yıl sonra ilk defa
girdim, o bahçeye... Çocukken duvarından atlayıp futbol oynadığımız, zaman
zaman da görevli tarafından kovulduğumuz o güzel bahçeye yeniden ayak basmak
duygu doluydu benim için de. Buluşmanın anısına hazırlanmış ve bahçeye asılmış
pankartın altında ben de hatıra fotoğrafı çektirdim.
İnsanlar ellerinde sertifikaları ve
fotoğraf makineleri ile coşkulu, heyecanlı, duygulu ama unutulmaz anları hem
zihinlerine hem makinelerine kaydetti. Okul bu kadar kalabalığı görmeyeli uzun
yıllar olmuştu. Kulüp, okul ve kilise arasındaki sokaklar bu kadar yoğun Rumca
seslerle çınlamayalı çok olmuştu. Son yıllarda Kurtuluş sokaklarında dolaşırken
Rumcanın, Ermenicenin ve Ladino dilinin bu kadar duyulmaz olmasına hep
üzülmüşümdür. Kazara duyduğumda da hem yanaşıp kulağımın pasını atıyor hem de
kendi kendime seviniyordum. Bu defa epey iyi geldi bana. Çocukluğumun Pazar
günlerini hatırladım. Kiliseye ayine gelen ve hepsi de son derece şık olan
ailelerin son durakta, kilise kapısında ya da bahçesinde oluşturduğu görüntüleri
zihnimin çocuk yıllarından çıkardım yeniden. Onların arasına korkarak
karıştığımız, ayini seyrettiğimiz ya da mum diktiğimiz, her an birinin bizi
azarlayacağı tedirginliğiyle de olsa oralarda dolaşmaktan geri durmadığımız
zamanları andım bir kere daha.
Bu hararetli topluluğun duygu dolu
anları; herkesin farklı şekilde yaşadığı ama hepsi için de unutulmaz olan 25-26
Ekim 2014Tatavla buluşması bence bu tip bir etkinlik için köşe taşıydı. Mutlaka
dönülmesi gerekiyordu ve artık geri dönüşü yok. Her yıl devam edecek, bazen
daha az bazen daha fazla bir kalabalık ile… Belki tamamen bir yeniden yerleşim
söz konusu ol(a)mayacak; başka yerlerde doğan yeni kuşaklar için fazlaca bir
anlamı da olmayabilir ama bu topluluğun gidişiyle oluşan boşluğun sahipsiz olmadığını
görmek de kendi adıma bana çok iyi geldi.
Η «ΑΝΑΤΟΛΗ» ΤΑΞΙΔΕΥΕΙ ΣΕ USA, CANADA, AUSTRALIA ΚΑΙ ΣΕ ΟΛΟ ΤΟΝ ΚΟΣΜΟ
Η εφημερίδα "Ανατολή" με τις ειδήσεις, τις συνεντεύξεις και τα επίκαιρα σχόλια της, φέρνει πιο κοντά τους Έλληνες όλου του κόσμου, στις πατρίδες της καθ’ ημάς Ανατολής. Εγγραφείτε συνδρομητής στην "Ανατολή", ενισχύστε την δημόσια έκφραση της Κοινότητας μας. Η ετήσια συνδρομή για όλες τις χώρες εκτός Ελλάδας, είναι 35 Ευρώ.
ΠΛΗΡΟΦΟΡΙΕΣ: anatoli@hol.gr ή anatoli-@otenet.gr
ΠΕΡΙΣΣΟΤΕΡΑ… ΠΟΥ ΣΑΣ ΕΝΔΙΑΦΕΡΟΥΝ... ΣΤΗΝ «ΑΝΑΤΟΛΗ»
Γνωρίστε την εφημερίδα του Ελληνισμού της καθ’ ημάς Ανατολής.
Εγγραφείτε συνδρομητής στην "Ανατολή", ενισχύστε την δημόσια έκφραση της Κοινότητας μας.
Η ετήσια συνδρομή για την Ελλάδα, είναι 20 Ευρώ.
ΠΛΗΡΟΦΟΡΙΕΣ: e-mail: anatoli@hol.gr ή anatoli-@otenet.gr